Kolajen takviyeleri hakkında araştırma yaparken “düşük molekül ağırlıklı kolajen” ifadesine mutlaka denk gelmiş olabilirsiniz. Peki bu ne anlama geliyor? Ve bir kolajen ürününün etkili olup olmadığını nasıl etkiler?
Kolajen, doğal yapısı gereği büyük protein zincirlerinden oluşur. Bu zincirler, vücut tarafından sindirilmesi zor moleküllerdir. Ancak kolajen, enzimatik olarak parçalanarak daha küçük yapı taşlarına ayrıldığında—yani “hidrolize” edildiğinde—vücut tarafından emilimi kolaylaşır. Bu küçük parçalara düşük molekül ağırlıklı kolajen peptitleri adı verilir.
Neden Düşük Molekül Ağırlıklı Kolajen?
Düşük molekül ağırlıklı kolajen, genellikle 2.000 – 5.000 Dalton aralığındadır. Bu da vücudun onu sindirme ve kullanma sürecini daha verimli hâle getirir. Takviyelerde kullanılan bu yapıdaki kolajen, sindirim sisteminden kolay geçer ve protein ihtiyacını destekleyen bir alternatif olabilir.
Kolajenin molekül ağırlığı ne kadar düşükse, vücut tarafından değerlendirilme potansiyeli de o kadar yüksek olur. Bu sebeple, bazı kullanıcılar, bu formu içeren ürünleri günlük rutinlerine dahil etmeyi tercih eder.
Balık Kaynaklı Kolajenin Farkı
Balık kolajeni, doğal olarak düşük molekül ağırlıklı Type I kolajen içerdiği için bu alanda ön plana çıkar. Bu tip kolajen, yapısal olarak insan vücudunda en çok bulunan kolajen türlerinden biridir. Bu özellikleriyle, balık kaynaklı kolajen ürünleri, kullanıcılar tarafından alternatif bir kaynak olarak değerlendirilir.
Ballstad Somon Kolajeni, saf formülasyonu ve düşük molekül ağırlıklı yapısıyla, günlük rutine kolayca eklenebilecek bir içerik sunar. Tat ve koku içermeyen formuyla içeceklerle karıştırılarak kullanılabilir.
